26 Temmuz 2012 Perşembe

Yine Halter Yine Doping

Halter belki de en çok doping yapılan branşlardan biri. Bizim de geçmişimiz pek temiz değil. Daha önce Olimpiyat şampiyonlarımız Halil Mutlu, Taner Sağır ve Nurcan Taylan'ın dopingli olduğu ortaya çıkmıştı. Hatta Halil Mutlu iki yıllık cezasını çektikten sonra çok büyük itiraflarda da bulunmuştu. Şimdi ise halter milli takımımız yine doping şokunu yaşıyor. Fatih Baydar ve İbrahim Arat dopingli çıktı. Bu iki sporcu hemen kadrodan çıkarıldı.
Fatih ve İbrahim'in yerine son iki Avrupa Şampiyonası'nda şampiyon olan Bünyamin Sezer ile Taner Sağır'ın ağabeyi Nezir Sağır kadroya dahil edildi.

24 Temmuz 2012 Salı

2012 Olimpiyat Kadromuz-5

Olimpiyatlarda ülkemize madalya kazandırmış branşlardan biri de halterdir. Londra'da beşi erkek, dördü kadın dokuz sporcuyla mücadele vereceğiz. Erkekler 62 kiloda iki sporcumuzu göreceğiz. 2011 Avrupa üçüncüsü Hurşit Atak ve 2009, 2010 Avrupa şampiyonu, 2010 Dünya üçüncüsü Erol Bilgin... 69 kiloda Mete binay mücadele edecek. 2010'da Dünya şampiyonluğu ve Avrupa üçüncülüğünü kazanan Mete, altın madalyanın da en büyük adayı.
85 kiloda 2012 Avrupa ikincisi Fatih Baydar,
94 kiloda ise İbrahim Arat'ı izleyeceğiz. Kadınlar 48 kiloda 2011 Dünya üçüncüsü ve 2012 Avrupa ikincisi Nurdan Karagöz'ü mücadele edecek. 53 kiloda çok tecrübeli olan ve bir çok uluslararası madalyası bulunan Aylin Taşdelen'i izleyeceğiz.
58 kiloda Bediha Tunadağı zorlu bir mücadele verecek. 63 kiloda ise Sibel Şimşek'i izleyeceğiz. Sibel'in dört Avrupa şampiyonluğu, bir Dünya ikinciliği ve bir Dünya üçüncülüğü bulunmasına rağmen olimpiyat madalyası bulunmuyor. Masa Tenisinde iki Çin'li sporcumuz mücadele edecek. Melek Hu ve Bora Vang... Yüzmede katılım bu sene az. 2008'de 11 yüzücümüzü, 2004'te de dokuz sporcumuz olimpiyatlara göndermiştik. Bu sene altı sporcu ile havuzda olacağız. 200 metre sırt üstünde Derya Büyükuncu altıncı kez olimpiyatlarda boy gösterecek. 100 metre serbestte Kemal Arda Gürdal, 1500 serbestte de Ediz Yıldırımer mücadele verecek. KAdınlarda ise Burcu Dolunay 50 ve 100 metre serbestte, Dilara Buse Günaydın 100 ve 200 metre sırt üstünde, Hazal Sarıkaya ise 100 metre sırüstünde mücadele verecek. Yüzücülerimizin elem turunu geçmeleri büyük başarı olacaktır.

23 Temmuz 2012 Pazartesi

2012 Olimpiyat Kadromuz-4

Boks'ta altı sporcu ile ringe çıkacağız. 49 Kiloda 2008 Avrupa üçüncüsü Ferhat Pehlivan, 52 kiloda Selçuk Eker, 60 kiloda 2011 Avrupa şampiyonu Fatih Keleş, 64 kiloda Yakup Şener, 75 kiloda 2007 Dünya üçüncüsü Adem Kılıççı ve 81 kiloda 2011 Avrupa üçüncüsü Bahram Muzaffer ülkemizi temsil edecek. Katılımın bizi mutlu ettiği ortamda boksörlerimizin finallere çıkması bizi gururlandıracaktır. Bisiklette ise üç sporcumuz yarışacak. Ahmet Akdilek ve Kemal Küçükbay sadece yol yarışında mücadele verecekken Miraç Kal hem yol yarışında hem de zamana karşı yarışta pedal çevirecek. Atıcılıkta Yusuf Dikeç ve İsmail Keleş 50 metre tabanca da ve 10 metre havalı tabancada yarışacak. Oğuzhan Tüzün plaka atışında mücadele edecek. Kadınlarda ise Nihan Kantarcı ve Çiğdem Özyaman plaka atışlarında mücadele edecek. Masa tenisinde iki Çin asıllı sporcumuz Bora Vang ve Melek Hu mücadele edecek. Tekvandoda güçlü bir kadro ile Londra'da olacağız. Avrupa ve Dünya şampiyonu 2008 Pekin üçüncüsü Servet Tazegül 68 kiloda mücadele edecek. 80 kiloda bir diğer Avrupa ve Dünya şampiyunumuz, 2004 Atina ikincisi Bahri Tanrıkulu mücadele edecek. Kadınlarda ise Avrupa Gençler şampiyonu Nur Tatar 67 kiloda ülkemizi temsil edecek. Yelkende Mustafa Çakır laser, Alican Kaynar finn, Ateş Çınar ve Deniz Çınar kardeşler 470 kategorilerinde mücadele verecek. Kadınlarda ise Nazlı Çağla Dönertaş laser kategorisinde mücadele edecek.

20 Temmuz 2012 Cuma

2012 Olimpiyat Kadromuz-3

Olimpiyat kadromuza güreş ile devam ediyoruz. Bugüne kadar olimpiyatlarda kazandığımız 82 madalyanın 57'si güreşten geldi. Kazandığımız 37 altın madalyanında 28'si güreşçilerimizden... Diğer 9 madalyanın üçünü 1988,1992,1996 Olimpiyatlarında cep herkülü Naim Süleymanoğlu, üçünü 1992,1996 ve 2000 Olimpiyat oyunlarında Halil Mutlu, diğerlerini de 2004 Atina'de Taner Sağır, yine 2004 oyunlarında Nurcan Taylan, ki kadın sporcularımızın kazandığı ilk altın madalyadır, son altın ise 2000 Sydney'de judocumuz Hüseyin Özkan kazandı. Hal buyken güreşin en uzun yazımız olmasıda kaçınılmaz bir durum. Güreşimiz olimpiyatlar tarihi boyunca en büyük madalya kaynağımız olmuştur. 1960 Roma oyunlarında 7 altın ve 2 gümüş madalya kazanarak büyük bir başarıya imza attılar. Bir daha bu başarıyı yakalayamadık ancak güreş tarihine adı altın harflerle geçen bir çok sporcu yetiştirdik. Londra'da 7 grekoromen stil, 5 serbest ve 1 kadın güreşçimiz olacak. Grekoromen stilde elemelerde bütün sikletlerde başarı sağlayarak tüm sikletlerde mindere çıkacağız. Serbestte ise 60 ve 74 kilolarda yokuz. Grekoromen stille sporcularımızdan bahsetmeye başlayalım. 56 kiloda Ayhan Karakuş mücadele edecek. 22 yaşındaki sporcunun 2009 yılında kazandığı bir Avrupa Gençler şampiyonluğu bulunmakta. 60 kiloda Rahman Bilici güreşecek. 22 yaşındaki sporcumuzun iki Dünya Gençler şampiyonluğu, bir Dünya Gençler ikinciliği bulunmakta. Ayrıca 2007'de Avrupa Şampiyonu oldu. 2007'de Avrupa Gençler şampiyonluğunu 2009'da ise Avrupa Gençler ikinciliğini kazandı. Gençler şampiyonalarında kazandığı bu başarıları büyükler kategorisine de taşımasını bekliyoruz. 66 kiloda Atakan Yüksel mindere çıkacak. Uluslararası büyük turnuvalarda herhangi bir başarısı bulunmayan Atakan'ı zorlu rakipler bekliyor. 74 kiloda madalya umudumuz Seçuk Çebi sahne alacak.
30 yaşındaki tecrübeli güreşçimizin 2009 ve 2010 Dünya şampiyonu, 2011 Dünya ikincisi ve 2009 Avrupa Şampiyonası üçüncülüğü bulunuyor. 84 kiloda 36 yaşındaki Nazmi Avluca'yı izleyeceğiz. Olimpiyatlardan sonra milli formaya veda edecek olan Nazmi'nin sadece şampiyonluklarından bahsederek ne kadar büyük bir güreşçi olduğunu görelim. 1999 ve 2009 Dünya şampiyonluğu, 1999, 2004, 2008 ve 2010 Avrupa Şampiyonluğu bulunuyor. 2008 Pekin'de de olimpiyat üçüncüsü olduğunuda unutmayalım.
Katıldığı turnuvaların hemen hemen hepsinden madalya ile dönen Nazmi, son olimpiyatında da boynuna altın madalyayı takmak istiyor. 96 kiloda Cenk İldem mindere çıkacak. 26 yaşındaki spordu 2011 yılında Dünya üçüncüsü, 2010 yılında da Avrupa üçüncüsü oldu. 120 kiloda genç yaşına rağmen yetiştirdiğimiz en önemli güreşçilerimizden biri olan Rıza Kayaalp güreşecek. 2011 yılında Dünya şampiyonu olan Rıza, 2009 ve 2010 yılında da Dünya üçüncüsü olmuştu. 2010 ve 2012'de Avrupa şampiyonluğuna uzandı. 2011 yılında ise madalyanın rengi gümüştü. 2008 ve 2009 yıllarında Dünya gençler şampiyonluğu da bulunan Rıza, 22 yaşında olmasına rağmen bir çok kere finallere çıkıp mücadele ettiğinden çok tecrübeli konumda. Rıza'nın koleksiyonunda en büyük eksik olimpiyat altını... Onu da bu oyunlarda kazanacaktır.
Serbest stilde bahsettiğimiz gibi tam kadro gidemiyoruz ve bunun üzüntüsünü yaşıyoruz. 55 kiloda Ahmet Peker bizi temsil edecek. 22 yaşındaki genç sporcu 3 defa Dünya Gençler ve 2 defa Avrupa Gençler şampiyonu oldu. Bu yıl Belgrad'ta yapılan Avrupa Şampiyonası'nda da üçüncü olarak bronz madalya kazandı. 66 kiloda olimpiyat şampiyonumuz Ramazan Şahin güreşecek. Olimpiyattan sonra herhangi bir büyük başarısı bulunmayan Ramazan, madalyasını korumaya çalışacak.
66 kiloda 21 yaşındaki İbrahim Bölükbaşı'yı izleyeceğiz. 2010 yılı Avrupa Gençler Şampiyonası'nda ikinci olan İbrahim'i zorlu güreşler bekliyor. 74 kiloda bir diğer tecrübeli güreşcimiz, Serhat Balcı sahne alacak. 30 yaşında olan Serhat, 2011'de İstanbul'da yapılan Dünya Şampiyonası'nda ikinci, 2009'da ki Dünya Şampiyonası'nda üçüncü oldu. 2005'te Avrupa ikincisi olurken 2007, 2009, 2010 ve 2012'de Avrupa üçüncüsü oldu. Sadece Olimpiyat madalyası eksik olan Serhat, son defa milli forma ile güreşeceğini açıkladı.
Serbest stilde 120 kiloda ise bizi 2012 Avrupa şampiyonu Taha Akgül temsil edecek. 21 yaşındaki genç sporcu gelecek için ışık veriyor. Hem grekoromen takımımızın hem de serbest takımımızın yaş ortalamasına bir bakalım. Serbestte yaş ortalaması 24,6; grekoromende ise 26,29. Tecrübeli sporcularla genç sporcuların harmanlandığı milli takımlar görüyoruz... Kadınlarda ise ilk defa olimpiyatlara sporcu gönderiyoruz. Asıl ismi Yulia Guramievna Rekvava olan Rus asıllı güreşçimiz Elif Jale Yeşilırmak serbest stilde 63 kiloda mindere çıkacak.
Ata sporumuz olan güreş olimpiyatlar boyunca ülkemize madalya kazandıran en önemli branşı olmuştur. 2012 Londra oyunlarında da en büyük madalya umudumuz şüphesiz güreşçilerimiz olacaktır.

19 Temmuz 2012 Perşembe

Para, Para, Para

Napolyon'un da söylediği gibi hayatta önemli şeylerden biri de paradır. Futbolda da her geçen yıl bonservise ödenen bedeller artmakta. Futbolcuları transfer etmek için ödenen bonservislere bakacak olursak son transferi ile Ibrahimovic ilk sıraya yükseldi. Yaptığı yedi transfer sonrası kendisi için tam 168 milyon 100 bin Euro bonservis ödendi. Zlatan'ı 134 milyon 60 bin Euro ile Nicholas Anelka izliyor. Tabi Anelka'nın Fenerbahçe'ye gelmesi ve Bolton'a gitmesi bu rakamı arttırdığını hatırlatalım. Anelka'yı 131 milyon Euro ile Hernan Crespo izliyor. Juan Sebastian Veron 117 milyon Euro ile dördüncü, Cristiano Ronaldo 111 milyon 500 bin Euro ile beşinci sırada yer alıyor. Arap girişimcilerin futbol endüstrisine girmesiyle bu sıralama daha da değişecektir. Aklıma Benjamin Franklin'in bir sözü geldi: Para her şeyi yapar diyen adam, para için herşeyi yapan adamdır.

17 Temmuz 2012 Salı

2012 Olimpiyat Kadromuz-2

Olimpiyatta ülkemize temsil edecek ismileri yazmaya bugün de devam ediyoruz. Bugün tek bir branşa yer vereceğiz. Toplamda 33 sporcuyla oyunlara en çok sporcuyla katılacağımız branş Atletizm. 2012 Olimpiyat Oyunları'na rekor katılımla gidiyoruz. Atletizm'de de katılımcı sayısı bakımından rekor kırarak gidiyoruz. Madalya umutlarımız var. Ancak genel olarak başarı sporcularımızın final mücadelelerinde yer almasıdır. As olan finallerde yarışmaktır. Erkeklerle başlayacak olursak 8 isim yarışacak. İlk olarak 1500 metrede İlhami Tanui Özbilen...
Kenya'dan devşirdiğimiz sporculardan biri olan İlhan, 2009 Atletizm Finalleri'nde 1500 metrede Kenya adına birinci olduktan sonra ülkemize geçti. İstanbul'da yapılan 2012 Salon Atletzm Şampiyonası'nda da 1500 metre de birinci gelerek büyük bir başarıya imza attı. Helsinki'de yapılan Avrupa Şampiyonası'nda madalya kazanamadı. Hemen arkasında yaşanan olayda takla atara yere düşen sporcunun ayağı İlhan'ın topuğuna çarptı ve yarışın son 400 metresinde yaşadığı acıyı yüzünde gördük. 22 yaşında olan genç sporcu ülkemiz sporu adına ümit vermekte. Olimpiyat olur, Dünya ya da Avrupa şampiyonaları olur ama kesinlikle madalya kazanacağından eminim.
Ülkemizi 5000 ve 10000 metrede temsil edecek diğer Kenya asıllı atletimiz Polat Kemboi Arıkan. 21 yaşında ki genç sporcumuz 2012 Avrupa Atletizm Şampiyonası'nda 5000 metrede bronz, 10000 metrede de altın madalya kazandı. Türkiye 3000,5000 ve 10000 metrede Türkiye rekorlarını da elinde bulunduran Polat, Helsinki'deki formunu Londra'ya taşırsa en büyük madalya umutlarımızdan biri olacaktır. Ve son devşirmemiz Tarık Langat Akdağ da bizi 3000 metre engelli de temsil edecek. Tarık'ın en büyük başarısı yine geçtiğimiz ay Helsinki'de yapılan Avrupa Şampiyonası'nda geldi. İkinci olarak ülkemize gümüş madalya kazandırmıştı. 3000 metre engellide sahne olacak Tarık, favoriler arasında yer alıyor. MAratonda ise ülkemizi Bekir KArayel temsil edecek. Disk atmada Ercümen Olgundeniz, gülle atmada Hüseyin Atıcı, mızrak atmada Fatih Avan ve çekiç atmada olimpiyat üçüncümüz Eşref Apak bizleri temsil edecek diğer isimler. Kadınlara gelecek olursak tam 25 sporcu Türkiye adına oyunlarda yarışacak. 100 metrede Nimet Karakuş, 400 metrede Pınar Saka, 800 metrede Merve Aydın,1500 metrede 2012 Avrupa şampiyonu Aslı Çakır Alptekin, 2012 Avrupa ikincisi Gamze Bulut ve Tuğba Karakaya, 5000 metrede Dudu Karakaya, 100 metre engellide Avrupa şampiyonu Nevin Yanıt, 400 metre engellide Nagihan Karadere, 3000 metre engellide 2012 Avrupa şampiyonu Gülcan Mıngır, Binnaz Uslu ve Özlem Kaya, Maratonda Sultan Haydar, Ümmü Kiraz ve Bahar Doğan, 20 kilometre yürüyüşte Semiha Mutlu ve 4x400 metre bayrak yarışında Pınar Saka, Meliz Redif, Sema Apak, Birsen Engin, Özge Akın, Elif Yıldırım'dan dördü ülkemizi temsil edecekler. Uzun atlamada 2009 Dünya üçüncüsü Karin Melis Mey, yüksek atlamada Burcu Ayhan, çekiç atmada ise Kıvılcım Kaya ve Tuğçe Şahutoğlu ülkemizi temsil edecek. Maraton ve 20 kilometre yürüşte eleme turları yapılmayacak. Diğer branşlarda ise sporcularımız, müsabakalara eleme turlarından başlayacaklar.

16 Temmuz 2012 Pazartesi

2012 Olimpiyat Kadromuz-1

Okçuluk: Okçuluk'da daha önceki oyunlara kadın takımımız katılıyordu. Bu yaz takım kategorisinde Türk Milli Takımı'nı izleyemeyeceğiz. Bizi Londra'da temsil edecek tek isim ise Begül Löklüoğlu.
Begül olimpiyat barajını ABD’nin Ogden kentinde Okçuluk Dünya Kupası 3. ayak yarışlarında geçti ve ülkemizi Klasik yay kadınlarda temsil edecek. Çin, Güney Kore, İtalya gibi çok güçlü ekollerin olduğu okçulukta Begül'ün çeyrek finale ulaşması başarı olacaktır. Badminton: Olimpiyatlarda ilk defa bu dalda mücadele edeceğiz. Bunu Başaran ise henüz 18 yaşında olan Neslihan Yiğit. BWF World Ranking'te 35. sıraya kadar yükselen Neslihan şu anda 40. sırada bulunuyor.
Badminton'da Endonezya ve Çin'li sporcuların hegemonyası bulunuyor. Müsabakalar dörderli gruplarda oynanacak. Grup birincileri. Toplam 16 grup olacak. Genç sporcumuz Umarım grubunu birinci bitererek bir üst tura çıkar. Artistik Jimnastik: Bu dalda da ilk defa sahne alacağız. Göksu Üçtaş ülkemizi temsil edecek. Önemli olan mücadele etmek ve yarışmak. Fazlasını beklemiyoruz.
Judo: Yabancısı olmadığımız Judo'da bir kadın bir erkek sporcumuzla mücadele edeceğiz. Erkeklerde 73 kiloda Sezer Huysuz, kadınlarda +78 kiloda Gülşah Kocatürk ülkemizi temsil edecek. Sezer Huysuzu'un uluslar arası müsabakalarda pek de büyük bir başarısı bulunmuyor ancak 34 yaşındaki sporcu tecrübesi ile bir şeyler yapabilir.
Gülşah'ın ise Dünya Kupası ikinciliği, Avrupa Şampiyonası üçüncülüğü ve Dünya Gençler Şampiyonası birinciliği bulunmaktadır.

13 Temmuz 2012 Cuma

Kazanmayı Bilmek

Hamit Altıntop, gurbetçi bir ailenin çocuğu. Hikayenin başlangıcı ve devamı bizim için çok klasik. Almanya’da doğduğu şehirde amatör olarak futbola başlar. Sonra Bundesliga’ya yükselir ve Türkiye için oynar. Ama gerisi çok klasik başlayan ancak akışı çok farklı gelişen bir başarı öyküsüne dönüşüyor. Hamit’in kariyeri Türk Milli Takımı’nı seçen diğer gutbetçi oyunculardan çok farklı ilerledi. Her sezon sonunda içten içe bir Türk takımıyla sözleşme imzalayacağını beklediğimiz ve kendimizi buna inandırdığımız bu inatçı adamın kariyeri, bir dönem Viyana kapısına dayanan Türkler misali Madrid’de Santiago Bernabeu çimlerine kadar uzandı. İşte Hamit’in futbolculuğunu tanımlayabilmek için, teknik taktik ve matematiksel hesaplardan ziyade onun kariyer hikayesini iyi anlamak gerekiyor. Bugün herhangi bir futbol bilgi bankası sitesine baktığınız zaman, Hamit’in gol ve asist istatistikleri gözünüzü boyamayacaktır. Tanımasak, ‘bu mu bu kadar büyüttüğünüz oyuncu’ deme küstahlığına bile varabiliriz. Hamit Schalke’de yıldızı parladıktan sonra maddi anlamda kendisini hayli tatmin edecek bir sözleşme bedeliyle Türkiye’deki büyüklerin birine imza atarak kendisine az hedefli fakat bol sıfırlı bir kariyer inşa edebilirdi. Ancak Hamit hep daha iyisini aradı. Bir çok pozisyonda oynamayı öğrenerek kendisini sürekli daha değerli kıldı. Kuşkusuz tüm bunların olmasında Almanya’da alt yapı eğitimi almış olamsının payı vardır ancak Hamit’in karakterine de bir parantez açmak gerekiyor. Schalke’de geçen müthiş istikrarlı dört sezonun ardından Hamit, bir dört sezon da Bayren Münih formasını taşıdı sırtında. Bayern Münih’le sözleşmesinin bitmesinin artdından ‘tamam bitti Türkiye’ye döner’ gözüyle bakılan yıldız oyuncuya dünyanın en iyi teknik direktörü Jose Mourinho’dan çağrı geldi. Benim için Hamit’in futbolculuğunu özel kılan tam da bu davettir aslında. Ülkemizde bir çoğu tarafından ‘menajer başarısı’ olarak nitelendirilen bu transfer aslında bir karakter transferiydi. Onca tecrübe ve mücadeleci bir bünyenin yanında Hamit, bu oyunda kazanmanın ne olduğunu ve daha da önemlisi nasıl kazanılacağını biliyor. Bu perspektiften bakılınca ‘gereksiz’ gözüken bu transferin kazanmayı takıntı haline getirmiş Jose Mourinho’nun neden Hamit'i alarak gerçekleştirdiğini anlıyoruz. Bazı oyuncuları sahada izlemek keyiftir. Sağ çizgiyi rüzgar gibi geçen 3-4 oyuncuyu bir anda belini kıracak şekilde çalımlayan oyunculara hastayız yıllardır. Bunun böyle olması güzel. Çünkü bu futbolu en saf haliyle sevdiğimizi gösterir aslında. Ama profesyonel anlamda bu topu çok seven oyunculardan daha çok ihtiyaç duyacağınız futbolcular var. İşte Hamit’te bu oyunculardan. Saha dışında ve içinde her an gövenebileceğiniz, kayıtsız şartsız maksimumunu veren, güzelden ziayade doğruyu arayan oyuncular. Kazandırmayı düşünmekten ziyade kazanmayı bilen oyuncular. Bunu milli takımda da bir çok kez gördük. Top Hamit’e geldiği zaman içimizi spekteküler beklentilerle dolu bir adrenalin kaplamayacak. Ama saha da kazanmak için her şeyi yapan ve sürekli doğru olanı yapmaya çalışacak ve uzun vadede çevresindekilere de kazanmayı aşılayacak bir oyuncu izleyeceğiz artık Türkiye’de.

9 Temmuz 2012 Pazartesi

Muhteşem Pazar

Dün gün boyunca spora doyduk desem yanılmış olmam herhalde. Formula 1 Britanya Grand Prix'i, 651. Kırkpınar Yağlı Güreşleri baş pehlivanlık finali, Wimbeldon erkekler finali...
Formula 1'de bu sezon çok enteresan geçiyor. Her pilotun kazanma şansı var. İlk yedi yarışı yedi farklı pilot kazandı. Geçen yarışı Fernando Alonso kazanarak bu sezon ki ikinci galibiyetini elde etti. Bu yarışı ise Mark Webber kazandı. Webber de bu sezon ikinci defa kazanmış oldu. Sıralama turlarının yağmurlu geçmiş olması yarışa olan ilgiyi arttırdı. Alonso olaylı sıralama turlarında Pole Position'ı elde etti. Aslında Ferrari yarışa da dengeli başladı fakat son turlara doğru Fernando'nun lastikleri bitti. Webber'le açtığı fark bitime 12 tur kala kapanmaya başladı ve bitime 5 tur kala Webber çok iyi bir atak yaparak Alonso'yu geçti ve yarış böyle bitti. Podyumun son basamağında da son iki sezonun şampiyonu Sebastian Vettel yer aldı. Her yarış farklı bir heyecan yaratıyor bu sezon. Her yarış için farklı bir pilot ön plana çıkabilir. Eski şampiyonlar Michael Schumacher ve Kimi Raikkonen hala yarış kazanamadı. Onlar da yarış kazanıp sezonu renklendirebilirler.
Yarış bittikten sonra hemen Kırkpınar'ı izlemeye geçtim. Bu yıl 651.'si düzenlendi. Türk sporunun en uzun soluklu mücadelesi ve Türk güreşinin en önemli organizasyonu olan Kırkpınar, izlediğim kadarıyla bir festival havasında geçti bu sene. Puanlama sisteminde yapılan değişiklikler güreşçilerin tepkisini aldı ve güreşçiler boykot kararı aldılar. Değişiklikler geri alındıktan sonra güreşçiler çayıra çıktılar. İlk iki günden itibaren yoğun ve zorlu mücadelelerle geçen müsabakaların ardından finale geçen yılın finalistleri ali Gürbüz ile Recep Kara çıktı. Bu da takipçilerin heyecanını bir nebze daha arttırdı. Geçen yıl Ali Gürbüz, Recep Kara'nın atağına karşı atakla cevap vererek baş pehlivan olmuştu. Bu yıl ise Recep Kara rövanşı vermeme niyetindeydi. Müsabakanın ilk böülümü puansız geçti. İkinci bölümde ise 10 dakikada iki puana ulaşan başpehlivan olacaktı. Ali Gürbüz sadece bir puan alabildi ve güreş altın puana gitti. Altın puanda ise ilk puanı alan güreşi galip bitirecekti. Aynı altın gol gibi... Altın puanı ise aldığı künde puanıyla Ali Gürbüz kazandı. Rövanşı vermeyen Ali Gürbüz gelecek sezon da baş pehlivan olursa altın kemerin ilelebet sahibi olacaktır. Verdiğim linkten altın puan bölümünü izleyebilirsiniz. http://www.youtube.com/watch?v=3UTuNbGMbeM&feature=related
Kırkpınar bitince vakit kaybetmeden Wimbledon'a geçtim. Oyunun yarısı geçmişti. Kalan yarısında da yaşayan efsane Roger Federer üstün gelerek Andy Murray'i yenmeyi başardı. Murray'e inanılmaz derecede destek vardı. Britanyalı izleyiciler Murray'in aldığı her sayıyla adeta gol sevinci yaşadılar. Bu yoğun destek aslında Murray'in üzerinde baskı yarattı ve çok sayıda basit hata yaptı. Murray maç sonu röportajında ağlamakla ağlamamak arasında gidip geldi. Törenden sonra ise onu teselli eden ise beyefendilik timsali olan Federer oldu. Roger Federer galiba ilk defa deplasmanda oynadı ancak maç bitince seyirciler her iki tenisçiyi de ayakta alkışlamasını bildiler. Federer aldığı bu galibiyetle tekrar ATP sıralamasında birinci sıraya yükseldi.